Listen Radio Groove Mix

Artık güzel mi konuşacağım?

Merhaba günlük,

Aslına bakarsan senin özel bir isim olup olmadığına henüz karar veremedim. Seni insanlaştırsam mı, yoksa sıradan bir günlük gibi görsem kararsızım. O yüzden bazen adını küçük harfle ‘günlük’ diye bazen baş harfi kapital ‘Günlük’ olarak yazıyorum. Buna karar verdikten sonra sana hep aynı şekilde hitap edeceğim, umarım o zamana kadar alınmazsın bana.

Ve de haklısın. Sana hep geç saatlerde yazıyorum. Daha erken yazmak istiyorum ama hep bir işim çıkıyor. Kızma ne olur…

Bu kadar geyik bir girizgahtan sonra bugün ne yaptım sana ondan bahsetmemi ister misin? İstersin, istersin…

Şimdi elbette sabah herkes gibi kalktım ama herkes gibi erken ya da geç kalkmadım. Tam 9’da kalktım. Saat 10.00’da ise şirkette Güler Kazmacı’nın güzel konuşma eğitimi vardı. O sebeple hemen hazırlanıp motora atlayıp yola koyuldum. Bu arada motorun zincirini yağlamam gerek, hatırlat da erken kalktığım bir gün yapayım oldu mu?

Neyse işe gidince önce fiks kahvaltımı yaptım. Kepek ekmeğine kaşar peynirli sandöviç. Aslında gelin şuna tost diyelim. Çünkü sandöviç diye satıyorlar ama ben bastırtınca tost makinesinde tosttan bir farkı kalmıyor. Yanında şekersiz çayımı içip hemen eğitimin yolunu tuttum.

Eğitimde Güler Hanım tüm zarafetiyle bizi bekliyordu. Hemen bir nescafe patlattım. Ondan sonra ver elini ders. Kısa bir tanışma oldu. Güler Hanım, bu tanışma seansında bizim konuşma yanlışlarımıza dikkat etti. Sonra çeşitli tekerlemeler yaptım. Anladım ki, ‘a’ ve ‘e’lerde biraz sorunum var. Bunu çözeceğim. Egzersizlere başlayacağım. Ama onun dışında ses kullanımım, tonlamam, sesimle duygularımı ifade etmem, göğüs sesi ve maske sesini kullanmam konusunda oldukça başarılı oldum.

Bunlar özel konular için detaya girmeyeceğim. Biliyorum günlük seninle aramızda su sızmıyor ama biliyorsun ki burası herkese açık. O yüzden bende olan bende kalsın istersen ha. Ya da çok ısrar ediyorsan, ben sana sonra özel olarak anlatırım.

Öğleden sonra dersin ikinci kısmında iletişim tekniklerine geçtik. Öğrendim ki, iletişimin birinci adımı önce kendini tanımaktan, ikinci adımıysa karşındaki insanı anlamaktan geçiyor.

Birinci adıma dönecek olursak hata yapmak elbet insana mahsus.

Aristo demiş ki,

Hata yapmak insanca, aynı hatayı tekrarlamak aptalcadır.

Dolayısıyla, yaptığımız hatalardan ders alacağız, orası kesin. Eyvallah, biz de bu konuda sorun yok. Sonuç olarak her şey bir tecrübe ve o yanlışı yapmazsan yaptığının hata olmasını anlama şansın yok.

Güler Hanım, “Hayatın provası yok” dedi. Çok doğru bir laf. Sonuçta hayat seçimlerden ibaret. O yüzden seçimlerimizden önce iyice düşünmeli ve kontrolümüzü her zaman korumalıyız.

Daha sonra ikili iletişim, grup iletişimi ve kitle önünde iletişim konularını işledik.

İkili iletişimde de altın nokta karşı tarafı anlamaktan geçiyor. 4N kuralı var. Ne anlatacaksınız, nasıl birine anlatacaksınız, neden anlatacaksınız, bu iletişimden uzun vadede ne bekliyorsunuz? Biriyle iletişime geçmeden önce bu 4 kuralı işletmek gerekiyor. İçimden keşke bu dersi daha önce alsaymışım dedim. Çünkü artık biliyorum ki, karşı tarafı anladığın da iletişim kurarken 1-0 önde başlıyorsun. Sonuçta beklentin de ona göre şekilleniyor.

Güler Hanım, aşk ve ilişkiler konusunda uzman olduğu için ve bu konuda kitapları olduğu için biraz bu girdaplı meselelere de daldık. Ben tabi Güler Hanım’ı bulmuşken ve sınıfın tek erkeği olarak bu fırsatı kaçırmadım ve sorular sordum, çözüm aradım. Kadınları sordum, karşı cinsle iletişimi sordum. Sonuçta kendimi geliştirdiğime inanıyorum. Bundan önce yaptığım hataları artık yapmayacağıma inanıyorum.

Günlük, al sana Güler Hanım’dan duyduğum birkaç güzel söz. Belki ileride senin de işine yarar…

  • Aşkta dengeli olan kaybeder. Kalp ritmi değişen aşkı daha sağlıklı yaşar. Yani bazen öfkeli, bazen sakin, bazen ısrarcı bazen umarsız, bazen kıskanç bazen takmaz olan aşklar daha iyidir.
  • İnsanlar çok yakın gördükleri kişiye karşı en kötü davranışları sergiler çünkü onları asla kaybetmeyeceğini düşünür. Ama hayatta anne-baba dahil kaybedilmeyen bir şey yoktur.

Eğitimden sonra Güler Hanım’la özel konuştum. Kendisiyle konuşmak bana moral verdi. Ondaki pozitif elektriği hissettim. Çok faydalı geçtiği kanısındayım.

Unutma ki günlük, dil sonu olmayan bir şey ve her zaman kendini geliştirecek yeni açılımlar var. Türkçe’yi doğru ve etkili kullanmak da iyi bir iletişim kurmada olmazsa olmaz herhalde. Hele üniversitede iletişim okuyan bir iletişimci için.

Eğitim saat 5 gibi bitti ve oradan gazeteye döndüm, çalıştım. Eve geldim. Bir arkadaşım geldi. Biraz takıldık. Sonra biraz MSN’e baktım ve siteye bir şeyler ekledim.

Şu an saat gece 03.20 ve sana bu satırları yazıyorum. Yeni bir gün zaten başladı ve birkaç saat sonra yeni bir macera da başlayacak. Bakalım bana o saatler ne getirecek. Hep birlikte göreceğiz.

Tekrar görüşünceye kadar kendine iyi bak günlük.

Sevgiler,
Alp…

1 yorum

Bir Yorum Yazın

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...