Listen Radio Groove Mix

2009’a Fatih Ürek’le girdim…

İşte 2009’un ilk yazısı günlük… Midem bulandı bir kusup geliyorum…

Ok kustum… Bugünkü herhalde 4-5’inci oldu. Hiçbir şey yiyemiyorum artık, yersem de kusuyorum. Mide sakatlaştı ama sorun yok alıştım.

Şu an saat 03.35. Yani yeni yılın ilk saatleri. Bu sene 30’a iki kalıyor. 30’a kadar oldum oldum, hamdım, piştim yandım. Yoksa işim iş günlük.

Bugün eski yılın pisliklerini geride bırakmak istedim. Saat 13.00 gibi kalktım. Günlerdir uyumuyordum iş olmamasıyla iyi bir uyku çektim. Sonra akşam 6’ya kadar evde boş boş oturdum. PC karşısında geçti gün. Akşam 6 gibi evde temizliğe başladım. Yeri süpürdüm, sildim. Sonra tuvalete el attım. Güzelce sildim. Temizledim. Artık ev daha yaşanılası bir yer oldu.

Daha sonra kendi pisliklerimi temizleme vakti geldi. Önce sakalı aldım, sonra diğer kıllarımı. Daha sonra bir banyo. 9’u geçiyordu saat artık. Bizimkiler evde bekliyordu.

Atladım Taksi’ye geldim Yenilevent’e. Evde yemek vardı. Dayımlar bizdeydi. Annem, babam, abim, ben, dayım, yengem ve Efe. Nazlı hanım evde arkadaşlarına parti verdiği için dayımlar da bizdeydi.

Yemekte önden mezeler vardı. Sonra Tavuk ve fırında patates kızartması. Bütün gün bir şey yemediğim için yemeğe yumuldum. Deli gibi yedim ve kısa süre içinde midem şişti. Daha sonra saat bir anda 12.00 oldu ve ayağa kalkıp öpüşüldü. O sırada Star TV açıktı ve Fatih Ürek vardı. 2009’a “Haydi Lililililililililili yar, haydi lililililililili yar” nidalarıyla girmiş olduk böylece. Nasıl girersen öyle gider derler, “Allah korusun!”

Neyse, sonra annem herkese aldığı hediye donları getirdi ve dağıttı. Motor kullandığım için soğukta üşümeyim diye bana paçalı don almayı uygun görmüş. Bu sebeple ilk defa yeniyıla paçalı don giyerek girdim. Daha önce genelde kırmızı ya da anlamsız renk tonları olan donlar giyerdim.

Neyse bütün kanalları gezdik tabi. Bir ara Star’da dansöz çıktı. Eski TRT zamanındaki yılbaşılar aklıma geldi. O zamanlar dansözün don giyip giymediği tartışılır ve bir ortak nokta bulunamazdı. Bugün baktım ki, kimse artık ‘dansöz don giyiyor mu, giymiyor mu’ diye tartışmıyor. Demek ki, Türkiye benim içinde bulunduğum 28 yılda gerçekten çağ atlamış.

TRT’de de Hadise ablamız vardı. Kendisini yine takdir ettim. O ne biçim beldir yahu Hadise. Olay kızsın harbiden. Şarkıdan tek anladığım “Düm Tek Tek” diye bir şeydi gerçi ama oradaki bel hareketi 10 numara. Evde uyguladım. Israrla yapılırsa 1 ayda 2 beden incelmek mümkün. Ama Hadise benden sana söylemesi. Sen çok güzel, çok tatlı, yetenekli ve zarif kızsın da o arkandaki dansçılar olmamış. Sanki böyle Dolapdere’den iki zenci bulup oynatmışsın gibi olmuş. Bence onları sen biraz evvel değiştir ve iyi bir kareografi hazırla. Benden söylemesi. Şarkın güzel, Dayım, “İlk üçe girer” dedi. Ben de senden derece bekliyorum.

Bugüne kadar yüreği zengin bir adamdım. Ama belki bu geceden sonra cüzdanı kalın bir zengin olacağım. Evet, bir yılbaşı ritüeli olan Milli Piyango Yılbaşı Özel Çekilişi’nden bahsediyorum. Ben bilet almadım ama sağ olsun Pegasus herhalde ‘bu çocuğun ihtiyacı var’ diye düşünmüş ve bana bir adet piyango bileti hediye etmiş. Eğer o bilete çıktıysa söz veriyorum Pegasus, bundan sonra hep seninle uçacağım.

Şaka bir yana insanın gönlü zengin olsun, en önemlisi o. Elbette para çok önemli ama insan 5 para etmez olduktan sonra zengin olsa ne önemi var, fakir olsa ne önemi var haksız mıyım?

Show’da da Ferhat Güzel, pardon Ferhat Göçer abimiz vardı. O da genel cerrahlığın verdiği dayanılmaz el titremezliğiyle okudu şarkılarını. Programına, Özcan Deniz, Serdar Ortaç, Emre Aydın gibi tipler katıldı. Fahat yılbaşı özel programımıydı yoksa daha önceki bir programın çakmasımıydı anlayamadım. Arada keyif verdi program. Özellikle Serdar Ortaç’ın birkaç şarkısında geyiğine kalkıp dans ettim ve sanırım o sırada midemdeki tüm yediklerim birbirine girdi.

İlk kusmayı da o an yaşadım ve tuvalete zor koştum. Daha sonra yarım saatte bir sürekli aynı yolu gidip geldim. Sanırım gecenin sonunda hiçbir şey yememiş kadar olmuşumdur.

Gecenin bence en güzel esprisi, Star’da Fatih Ürek varken Efe’nin, “Ya bu Fatih Ürek kadına benziyor, gözleri parlıyor” demesiydi. Bravo Efe, doğru tespit. (Çocuk daha ufak ama çok sevimli bir şey kerata…)

Okan Bayülgen’e fazla bakamadım ama herhalde en güzel program onun ki olmuştur. O da 70’lerden günümüze gelerek hangi yıllar daha güzeldi karşılaştırması yaptı.

Dünyadan yeni yıl manzaları da görülmeye değerdi. Özellikle Londra’daki ‘London Eye’ın olduğu West Minister’daki havai fişek gösterileri muhteşemdi. Sanırım İngilizler krize inat bütün paralarını havaya saçmış.

Dayımlar 3 gibi kalktı. Ben de gidip biraz daha kustum. Sanırım hâlâ kusmam gerek. Bu arada yarım kadeh rakı dışında içki içmediğim tek yılbaşı bu seneki oldu. Artık içki içemiyorum hiç. Gerçekten yaşlanıyorum galiba…

Saat tam 04.00. 4-5 saat uyurum sonra iş var. Cuma gazete çıkacak. Çalışmam gerek. Aslında çalışmak en güzeli. Boş durmaktansa çalışmayı her zaman tercih ederim. Çünkü başka türlü hayat sıkıcı oluyor.

Artık 2009’u yaşayacağız ve bakalım bu sene nasıl olacak. 2008 benim için güzel başladı ve çok güzel devam etti ama sonlara doğru yordu. Son bir ayını ise toparlanma süreciyle geçirdim. Ortaya da bu site çıktı. Ve günlük seni soktum hayatıma. Bence bugüne kadar yaptığım en kalıcı eseri yapmış oldum.

Görüşmek dileğiyle…

Herkese mutlu seneler tekrardan.

Günlük,

Seni seviyorum!

Hoşça kal…

Yorum ekle

Bir Yorum Yazın

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...