Listen Radio Groove Mix

Not only, but also

Saat 05.43… Günlerden Pazar. İşe yaklaşık 3-4 saat civarı bir süre var. Müzikte ‘Bilmiyorum’ çalıyor. Korkunç başım ağrıyor. Uykum var sanırım. Ama yazmam gerek günlük.

Çünkü, sadece yazmıyorum yanında rehabilite de oluyorum. Yani çifte etki diyelim biz buna. İkincil fayda ya da…

Bir iş haftası başlarken, bu satırları yazmak bana koysa da, yine de üretken bir haftanın geride kalmasından dolayı içimde bir kişisel masturbasyon da yok değil.

Zaman denilen kavram, gün denilen olgu, uyku denilen ihtiyaç, beyin denilen organ ve insan denilen yaratık keşke sınırlarını biraz daha zorlayabilseydi.

Çünkü ben bu 24 saatlik gün düzeninden hiç memnun değilim. Yetmiyor, yapılmak istenen uğraşlar yarım kalıyor. Gelişemiyorsun böylece. Çünkü çalışmak, okumak ya da yazmak istiyorum ama organlarım müsade etmiyor. Başım ağrıyor, gözüm sulanıyor, nefesim kesiliyor ve sanki yer altından bir canavar bir anda yer üstüne çıkıp beni aşağıya çekiyor.

Yapılmak istenen, yapılacaklar listesine konan, öğrenilecek, yaşanacak ve öğretilecek o kadar şey var ki, bu hayatta. Kaçını yapabiliyoruz. Kaç yönümüzü geliştiriyoruz. Kaç yeteneğinimizi farkediyoruz ve onun üzerine eğiliyoruz. Belki, sadece birini fark etsek yetecek. Onun üzerinde yoğunlaşacağız. Böylece 4-5 dala ayrılan ve hepsinde ‘hiçbir şey’ olan mahlukatlar olarak kalmayacağız.

Bireysel tatmin çoğu zaman toplumsal boyutta olan boyuttan daha keyif verici. Fakat, masturbasyon dışında insanı tatmin edecek bir şey kalmadıysa bu hayatta biraz düşünmek lazım.

Evet bir şekilde, bir yerden bir başlangıç, içten gelen ve ruhsal bir atılım şart oldu. Bu herkes için geçerli. Bunu başarabilen bireyler kişisel olarak en azından bu gezegende mutluluğu bulabiliyor. Çok zengin ya da fakir olmak önemli değil. Sadece ne istediğini bilmek, neyin mutlu edeceğini bilmek ve onun peşinden gitmek gerekiyor.

Fakat, keşmekeş içinde olan bir yaşamda, yarının garantisi yokken, her an ölüm tehlikesiyle yaşanılan bir yerde bunu başarabilmek mümkün mü? Ne yapmamız gerekiyor?

Bunu da daha sonra anlatırım sana günlük…

Bazen 1 saniye alınan mutluluk, 10’larca yıla bedel ama sadece bunu diyim.

Küçük şeylerden mutlu olmayı öğren günlük, büyük şeyler olduğunda da değeri daha çok olur böylece. Ufacık bir tebessüm, bir teşekkür, ya da umuttur bizi bu hayatta tutan. Gerisi hikaye…

Hoşça kal…

Yorum ekle

Bir Yorum Yazın

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...