Listen Radio Groove Mix

Body Worlds: Cesetler sarmış dört bir yanımı

Haziran’dan beri İstanbul Karaköy 3 nolu Antrepo’da sergilenen Dr. Gunther von Hagens’in meşhur Body Worlds sergisini geçtiğimiz haftalarda gezdim. Öncelikle biletlerin kişi başı 25 TL olduğunu ancak Avea kullanıcısı iseniz sergiye gitmeden bir gün önce, internetten (Biletix.com) yarı fiyatına bilet satın alabileceğinizi belirteyim.

Body Worls sergisine giderken yanımda fotoğraf makinesi götüreyim de şöyle yakışıklı bir cesetle bir resim çektireyim hevesine de kapılmayın, çünkü içeride fotoğraf çekmek yasak, cep telefonunuzu da kapatmanız isteniyor. Amaç, eserlerin (bunlar nasıl eserse) gizemini korumak ve daha çok bilet satıp  kârı artırmak… Ancak en azından bir cesetle fotoğraf çekme hakkının da dileyenlere verilmesi gerekirdi. Örneğin yukarıda bulunan jimnastikçi Kenan ile…

Body Worlds
Ceset sergisi Body Worlds’te dolandım…

Body Worlds sergisinde dilerseniz 5 TL daha vererek “sesli rehber” hizmetinden de yararlanabilirsiniz. Eğer size üzerinde rakamlar olan bir alet veriyorlar ve bu aletin kulaklığı ile de kimseyi rahatsız etmeden Türkçe olarak cesetler hakkında daha ayrıntılı bilgi alabiliyorsunuz. Ha ben aldım mı? Almadım, çünkü her cesedin ya da ceset parçasının altında zaten ayrıntılı bilgi mevcut… Ama alan varsa da saygı duyarım, tercih meselesi.

Neyse, Body Worlds sergi alanına girdikten sonra ilk önce sizi bağışçıların fotoğrafları karşılıyor. Bunlar projektör kullanılarak perdelere yansıtılmış. İsimleri ise gizli… Yani kimin hangi cesedin sahibi olduğunu bilemiyorsunuz.

Daha sonra sergi cenin ve insan kemikleriyle başlıyor. Serginin bebek ceninlerinden başlamasının sebebi ise eserlerin sıralanışının doğumdan-ölüme doğru oluşundan kaynaklanıyor. Bu ceninler kavanozlara konmuş ve hafta hafta sıralanmış. Kısaca bir ceninin birkaç haftalıktan neredeyse doğana kadar olan halini görebiliyorsunuz. En tuhafı ise 1 cm büyüklüğünde olan bir ceninde bile parmak, el, kulak gibi insan vücudu ögelerinin oluşmaya başlamış olması. Neredeyse yüz ifadesi bile gelişmeye başlıyor o kadar küçükken.

Bebekleri geçtikten sonra tek tek insan vücudu parçalarını görüyorsunuz. Kafa kemikleri, bebek kafatası, yetişkin kafatası, çocuk kafatası ve insan vücudunda olan diğer tüm kemikler… Biraz ilerledikten sonra ise ilk ceset sizi karşılıyor. Ona büyük bir merakla bakıp, “Lan bu gerçek mi?” diye düşünüyorsunuz. Ancak kısa sürede sergide kullanılan tüm ceset parçaları ve cesetlerin gerçek olduğu bilgisi kafanıza dank ediyor. Bu ilk yakışıklıyı gördükten sonra, sergi boyunca daha pek çok ceset size eşlik ediyor. Sergi sırasında ceset, kemik ve organ parçaları dışında bol bol kesit denen eserler de önünüze geliyor. Bu kesitlerin ne olduğunu ise yazının ilerleyen bölümlerinde açıklayacağım.

Body Worlds sergisinde ilerledikçe, farklı konularda farklı pozisyonlara oturtulmuş ve farklı parçaları kesip biçilmiş cesetleri bir sağda bir solda görüyorsunuz. Kiminin bağırsakları çıkarılmış, kiminin göğüs kafesi yarılmış… En ilginci ise derici çıkarılıp eline verilmiş olan ceset. “Deri Adam” isimli bu eser, derinin ne kadar önemli olduğunu anlatmak için yapılmış. İçine insan vücudunda kullanılan tüm protezlerin takıldığı ceset ise bir hayli ilginç. Yalnız adamın içini göstermek için baya bir yarmışlar cesedini, ayıpladım.

Bu arada Body Worlds sergisinde organların hem normal, hem de hastalıklı hallerini görebiliyorsunuz. Örneğin kanser olmuş mide, karaciğer, akciğer gibi organlarla, normal hallerini izleme şansına sahipsiniz. Bu da ister istemez sizi korkutuyor ve “Şuradan kazasız belasız bir çıkayım hele, bundan sonra bol bol sebze meyve yiyeceğim, daha çok uyuyacağım, çok pis antioksidan alacağım” gibi bir havaya giriyorsunuz. Ama etkisi geçici oluyor, korkmayın!

Devam ettikçe insanın yaşam döngüsünde yolculuk yapmaya, organları, iskelet sistemini, kas sistemini, sinir sistemini ve boşaltım sistemini tanımaya devam ediyoruz. Bu arada sigara içen insanların cesetlerindeki akciğerlerin kömür rengi aldığını da belirtmem gerekiyor. Bunu yapan sigara içtikçe ciğerlerinizi saran katran… Bunu geri almanın yolu yok ama zararın neresinden dönülürse kâr… Çünkü siz sigarayı bırakır bırakmaz, vücudunuz hemen kendini yenilemeye başlıyor.

Sergide en çok dikkati çeken eserler ise şüphesiz atın üstündeki insan ve zürafa… İnsan dışında bir varlığın kaslarını ve iç ve üreme organlarını bu kadar detaylı görmek insanda tuhaf bir etki yaratıyor.

Sonlara doğru sergide ölüm sürecine değiniliyor. Bunun kaçınılmaz olduğunun ancak sağlıklı ve uzun bir yaşamın iyi beslenerek, güzel uyuyarak, stresten uzak kalarak ve bol bol sevişerek olabileceğinin altı çiziliyor… İstanbul’da yaşayan birinin bunların hepsine aynı anda sahip olabilmesi ne kadar mümkün, sorunun cevabını da size bırakıyorum tabii.

Serginin sonunda bu cesetlerin ve kesitlerin nasıl yapıldığı gösteren 5 dakika kadar süren bir video gösterimi yapılıyor. Burada anlıyoruz ki bu ölmüş kişiler, cesetlerinin saklanması için önce bir güzel yıkanıyor ve içlerine ilaç enjekte ediliyor. Böylece temiz pak, mikropsuz bir vücut oluyorlar. Daha sonra yağları özel bir yöntemle vücuttan atılıyor. Sadece kas kaldıktan sonra da bir tanka yatırılıp plastiğe sokulup çıkarılıyor. Son olarak da artık plastik gibi bir şey olan bu cesetlere pozisyon veriliyor. Örneğin yukarıdaki jimnastikçi gibi…

Kesitler de ise bu insanlar özel bir yöntemle testere ile dilimleniyor. Kullanılan çok hassas elektrikli testereler sayesinde bir insandan çok sayıda kesit almak mümkün oluyor…

Cesetleri bu şekilde plastikleştirerek saklamanın mücidi Dr. Gunther von Hagens (Büyük ihtimal Hollandalı falan), plastinasyon adını verdiği bu yöntemle yarattığı ceset heykellerine de plastinat demiş. Doktor Hagens, bunu ilk başta tıp öğrencileri için yaptığını söylese de yemezler… Bariz bir şekilde tüm dünyada dolaşan ve tamamen kâr amacı güden bir sergi oluşturmak için bu yöntemin yapıldığı bir gerçek. Şu ana kadar bu sergiyi 30 milyondan fazla kişi gezmiş. Ayrıca şu an Almanya’da sadece hayvanların plastinatlarının bulunduğu bir sergi var. Kısaca, Hagens gerçekten güzel bir ticari fikir bulmuş ve bunu da hayata geçirmiş… Alan memnun, cesedini bağışlayan memnun ama plastinat yapılan hayvanlar mutlu mu, orasını bilemiyorum.

Videodan sonra da anı defterinin bulunduğu bölüme geliyorsunuz. Burada sergiyle ile hislerini yazmakta özgürsünüz. Duvarda da ceset bağışlama formunun İngilizce ve Türkçe örnekleri yer alıyor. Siz de cesedinizi bu eşsiz hizmet için vermek isterseniz, serginin sitesine göz atabilirsiniz.

Aralık 17’ye kadar devam edecek sergiyi görmenizi tavsiye eder miyim? Evet, ederim. Çünkü, böyle bir şeyi insanın hayatında en az bir kere görmesi gerekiyor. Ben şahsen içeride tam 3 saat geçirdim, tüm açıklamaları okudum ve detaylı olarak tüm eserlere baktım. Dışarı çıkarken de beynimden geçen ilk kelime, “Verilen paraya ve harcanan vakte değer” oldu.

Görüşmek üzere…

Yorum ekle

Bir Yorum Yazın

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...